Cem Yılmaz’dan Sağlık Bakanı’na etkinlik isteği

Cem Yılmaz, Twitter hesabı üzerinden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya pandemi sürecinde yoğun mesai harcayan sağlık çalışanları için bir organizasyon düzenlenmesi için çağrısında bulunmuştu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Cem Yılmaz’ın çağrısına olumlu yanıt verdi.

Cem Yılmaz  pandemi döneminde sağlık çalışanları için bir organizasyon düzenlenmesi için Bakan Koca’ya çağrıda bulunmuş ve hiçbir ücret almadan bu organizasyonun içinde yer alacağına da belirtmişti. Daha sonra Twitter’dan bir mesaj daha atan Cem Yılmaz, Bakan Koca’nın kendisine olumlu yanıt verdiğini aktardı. Yılmaz, “Sayın Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca bugün dile getirdiğim düşünce ile ilgili beni çok mutlu eden haberler verdi. Kendisine çok teşekkür ediyorum”. dedi.
İşte Cem Yılmaz’ın çağrısı:

– Pandemi boyunca sorumluluğu en yüksek seviyede olan Sağlık Bakanlığımıza önerimdir. Tüm ülkede, sağlık personeline, canıyla kanıyla mücadele eden bütün savaşçılarımıza moral toplantıları söyleşiler organize ederlerse hiçbir ücret almamak kaydıyla katılmayı görev bilirim.
– Sayın Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca, bugün dile getirdiğim düşünce ile ilgili beni çok mutlu eden haberler verdi. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Doktorlarımız, hemşire kardeşlerimiz ve tüm sağlık emekçileriyle nasıl buluşacağımızı planlayıp sağlıkla gülümseyeceğiz. Umudum bu.

Cannes’da Filming in Turkey tanıtılacak

Kültür ve Turizm Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Kovid-19 salgını nedeniyle bu yıl çevrim içi olarak “Cannes Online” ismiyle düzenlenen Cannes Film Festivali, 53 filmlik özel seçki ve market bölümüyle başladı.
22-26 Haziran’da 60 ülkeden 8 bin 500 sinema profesyoneli ile 250 satış temsilcisini buluşturacak festivalde bu yıl film yarışması yapılmayacak.
Belirlenen 53 filmlik seçki, sonbaharda Venedik ve San Sebastian gibi önemli festivallerde “Cannes 2020” etiketiyle izleyicilerin beğenisine sunulacak. “Filming in Turkey” tanıtılacak

Festivalin Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Boğaziçi Kültür Sanat Vakfı iş birliğiyle organize edilen Türkiye bölümünde “Filming in Turkey”in tanıtımı yapılacak.
Yeni sinema yasasıyla yürürlüğe giren ve yabancı film yapımcılarına Türkiye’de harcadıkları tutarın yüzde 30’una kadarının iade edilebilmesine imkan sağlayan “Yabancı Film Yapım Desteği”, uluslararası sinema profesyonellerine tanıtılacak.

Destekle baştan başa doğal plato özelliğine sahip Türkiye’nin bu alandaki rekabet gücünün artacağı ve önemli film çekim merkezlerinden birisi olacağı öngörülüyor.

Türkiye bölümünde ayrıca uzun ve kısa metraj ile belgesel türlerinde üretilmiş ya da geliştirme aşamasındaki filmler tanıtılarak Türk sineması yapımları uluslararası alanda görücüye çıkacak. Balkaya “Cinefondation L’Atelier” bölümünde
Türkiye bölümünde yer alan satış ajansları da “7. Koğuştaki Mucize”, “Biz Böyleyiz”, “Ömer ve Biz”, “Deliler” ve “Ailecek Şaşkınız” gibi ilgiyle izlenen, Türk yapımı ödüllü filmleri tüm dünyanın beğenisine sunacak.
Son filmi “Kız Kardeşler” olan, 2019 yılında Berlin Film Festivali’nde büyük ödül için yarışan Emin Alper de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen yeni film projesi “Balkaya” ile Cannes Film Festivali’nin önemli bölümlerinden “Cinefondation L’Atelier” film geliştirme programında yer alacak.

Bu yıl 16’ncısı düzenlenecek “Cinefondation L’Atelier” programına 15 proje seçilme başarısı gösterdi.

Cadılar bayramı değil, Edirne’de Bocuk Gecesi Kutlamaları

Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Çamlıca köyünde eski Balkan geleneği “Bocuk Gecesi” kutlandı.
Kutlamalarda objektiflere renkli görüntüler yansıdı.
Yüzlerine makyaj yapıp Bocuk Gecesi’ni kutlayanlar, kışın en soğuk gecesinde çarşaflara sarılıp komşularını Bocuk Geliyor diyerek korkutuyor.

ESKİ BALKAN GELENEĞİ
Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı 950 nüfuslu Çamlıca köyünde her yıl eski bir Balkan geleneği olan “Bocuk Gecesi” etkinliği düzenleniyor.

CADILAR BAYRAMI DEĞİL

Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu, yaptığı açıklamada, organizasyonun Keşan Belediyesi, Keşan Ticaret ve Sanayi Odası, Çamlıca Köyü Muhtarlığı ve köy halkının iş birliğiyle gerçekleştiğini söyledi.

Helvacıoğlu, “Bunun ‘Cadılar Bayramı’ olarak nitelendirilmemesi için önlemler aldık. Bocuk, bin yıllık bir Balkan geleneğidir. Etkinliğin konseptini geleneğe göre düzenledik.” ded

Dünyadan Bir Zeki Müren Geçti

Türk sanat müziğinin en büyük icracılarından “Sanat Güneşi” olarak tanınan Zeki Müren, ölümünün 23’üncü yılında ömrünün son yıllarını geçirdiği Muğla’nın Bodrum ilçesinde anılacak.

İlçede Zeki Müren’in ölüm yılı dolayısıyla çeşitli anma etkinlikleri düzenlenecek. Sanatçının 22 Eylül’de evinde mevlit okutulacak, akşam ise Bodrum Antik Tiyatro’da sanatçı Gökhan Sezen konser verecek.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Eğitim Vakfı (TEV) ve Mehmetçik Vakfı arasında imzalanan protokolle 8 Temmuz 2000’den beri Zeki Müren’in son yıllarını geçirdiği ev, sanatçının anısına düzenlenen sanat müzesi olarak kullanılıyor.

Müzeye gelen ziyaretçiler Sanat Güneşi’nin şarkılarıyla müzeyi geziyor. İki katlı müzede sanatçının birçok malzemesinin yanı sıra, kişisel eşyaları, hayranlarından gelen mektuplar, plakları, kasetçalarları, takıları, ödülleri ve fotoğrafları yer alıyor. Müren’in 1976 model klasik aracı ile elinde mikrofon tutan bronz heykeli de müzenin bahçesinde sergileniyor.

Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Zeki Müren’in hem Türkiye hem de Bodrum için çok önemli bir sanatçı olduğunu söyledi.

Müren’in çok önemli işlere imza attığını ifade eden Aras, “Bodrum’un ülkemize ve dünyaya tanıtılmasında emekleri olan çok büyük bir insan. Bir süre Bodrum’da yaşadı, bizlerden biriydi. Bu yıl onu 23’üncü ölüm yıl dönümünde Türk Eğitim Vakfı (TEV) ve Mehmetçik Vakfı ile tekrar anacağız.” dedi.
Aras, sanatçının tüm mal varlığını TEV ve Mehmetçik Vakfına bırakarak eğitim bekleyen çocuklara ve şehit ailelerine çok büyük katkı sağladığına dikkati çekti.
Belediye olarak konser organizasyonunu üstlendiklerini belirten Aras, “Bodrum Antik Tiyatro’da sanatçı Gökhan Sezen sahneye çıkacak. Zeki Müren’in Antik Tiyatro’da çıktığı günleri hep beraber yad edeceğiz. Bodrum’a gelen herkes Zeki Müren Müzesi’ni ziyaret etmeden gitmiyor. Binlerce kişi burayı ziyaret ediyor ve bu bizim mutlu ediyor.” ifadesini kullandı. Arkadaşı Müren’i anlattı.

Zeki Müren’in Bodrum’da yaşadığı yıllara tanık olan 80 yaşındaki arkadaşı Hüsnü Akalın ise sanatçının çok iyi bir insan olduğunu anlattı.

Müren ile Bodrum’da sohbet edip vakit geçirdiklerini aktaran Akalın, “Bodrum’un neredeyse her yerinde anısı vardır. Bardakçı Koyu’nda çok vakit geçirirdi. Çok kibar bir insandı. Zeki Müren unutulmayacak bir sanatçı. Böyle bir insan bir daha gelmez. Evi de müze olarak sergileniyor. Onun yaptığını kimse yapmaz.” dedi.

İstanbul’dan tatil için ilçeye gelen ve sanatçının müze olan evini gezen tatilcilerden Birsen Taş da müzede gezerken ve eşyaları görünce çok mutlu olduğunu, duygusal anlar yaşadığını belirtti.

Taş, çocukluğundan bu yana Zeki Müren’e hayranlık duyduğunu, müzede bulunmanın bambaşka bir duygu olduğunu bildirdi.

Adana’dan gelen Ergün Ülgür ise Zeki Müren’in bütün eşyalarını ve eserlerini tek tek incelediklerini, unutulmaz bir sanatçı olduğunu kaydetti.

Zeki Müren’i sağlığında İstanbul’da sahnede izleme şansı bulduğunu dile getiren Işıl Gökbaş, “Müzeyi ilk kez geziyorum. Burada onun anılarını görünce gençlik yıllarımı yaşadık, onu andık. Kibar ve çok beyefendi birisiydi.” ifadesini kullandı.

Müzeyi gezenlerden Recep Kıtay da müzeyi gezdikten sonra Zeki Müren’in çok mütevazi bir kişiliğe sahip olduğunu gördüklerini vurguladı. Gönüllerde yaşıyor.

Sahnelere bir süre ara verdiği için ayrı düştüğü hayranlarıyla 1996’da yeniden buluştuğu TRT stüdyosunda yaşama veda eden Zeki Müren, ölümünün üzerinden 23 yıl geçmesine rağmen, eşsiz yorumu ve dillerden düşmeyen çok sayıda eseriyle gönüllerde yaşamını sürdürüyor.

İlk kez “Manolya” adlı plağıyla 1955 yılında “Altın Plak” ödülü kazanan sanatçı, birçok kurum ve kuruluş tarafından ”yılın sanatçısı” seçildi. Çok yönlü çalışmalar yapan Müren’in ilk şiir kitabı olan “Bıldırcın Yağmuru” ise 1965 yılında yayımlandı. 200’e yakın bestesi bulunan ve 50 plak çıkaran sanatçının 18 sinema filminde de imzası bulunuyor.

Çalışmalarından dolayı 1991 yılında “Devlet Sanatçısı” unvanına layık görülen ilk Türk müziği sanatçıları arasında yer alan “Sanat Güneşi”, radyoda canlı solo yayınlarda kullandığı ilk mikrofonun kendisine hediye edildiği stüdyo çekimlerinde hayata veda etti.

İzmir’de yapılacak program çekimleri için Bodrum’daki evinden ayrılan Müren, bir daha çok sevdiği Bodrum’a dönemedi. Müren’in cenazesi, vasiyeti üzerine doğduğu Bursa’da on binlerce seveninin katıldığı törenle Emirsultan Mezarlığı’na defnedildi.

Zeki Müren’in vasiyeti üzerine tüm mal varlığını eşit olarak paylaşan TEV ve Mehmetçik Vakfı, sanatçıyı unutmadı. İki vakfın Bursa’da yaptırdığı “Zeki Müren Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi” ünlü sanatçının yolunu takip eden sanatçı adaylarına eğitim imkanı sunuyor.

Sanatçının ölüm ve doğum yıl dönümlerini unutmayan sevenleri, her yıl 24 Eylül ve 6 Aralık’ta Bursa’daki mezarı ile Kültür ve Turizm Bakanlığınca müze haline getirilen Bodrum’daki evinde düzenlenen törenlere katılıyor.

Hollywood’dan ödülü kargoyla gönderilecek

Amerika Birleşik Devletleri’nde düzenlenen Los Angeles Uluslararası Kısa Film Festivali’nde “En İyi Sinematografi” dalında birinci olan Antalyalı yönetmenin ödülü, seyahat giderlerini karşılayamadığı için kargoyla gönderilecek.
Annesinin 12 Eylül 1980 askeri darbesinde yaşadıklarını “Kar Zamanı” filmiyle beyaz perdeye aktaran Cevahir Çokbilir, 5 binden fazla filmin yarıştığı festivalde jüri tarafından “En İyi Sinematografi” ödülüne layık görüldü.
Ancak filmin bütçesinin neredeyse yarısı kadar olan seyahat giderlerini karşılayamayan Çokbilir, 29 Ağustos’ta Hollywood’ta Raleigh Stüdyoları’nda düzenlenen törene katılamamanın üzüntüsünü yaşıyor. Gidip alamadığı ödülü kargoyla bekliyor
Cevahir Çokbilir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ödülü ABD’deki törene gidip alamaması nedeniyle sevincinin yarım kaldığını söyledi.

Hollywood Raleigh Stüdyoları’nda düzenlenen ödül törenine davet edildiğini ancak seyahat giderlerini karşılayamadığı için katılamadığını aktaran Cevahir, “Uçak bilet fiyatları çok yüksekti. Filmde rol verdiğim annemle benim Amerika’ya gidişimiz, filmin bütçesinin neredeyse yarısı kadar olduğu için ödül törenine katılamadık. Ödül kupamızı artık kargoyla bekliyoruz.” diye konuştu. 12 Eylül’ün sıkıntıları ödül getirdi.

Antalya’da yaşayan 51 yaşındaki annesi Naciye Çokbilir’in, 12 Eylül 1980 darbesinde ailesiyle yaşadığı sıkıntıları ve askeri müdahalenin neden olduğu dramı beyaz perdeye aktardığı anlatan Çokbilir, tarihe not düşecek güzel bir yapıt ortaya koyduklarını dile getirdi.

Gerçek bir hikayeden yola çıkılarak hazırlanan filmin, darbe zamanlarında yaşanan olumsuzlukların gençlere aktarılması için de önemli olduğuna dikkati çeken Çokbilir, şöyle konuştu:

“Filmimizle, katıldığımız bir çok festivalden sevindirici sonuçlarla ayrıldık. Bu bizim yurt dışından 9. ödülümüz. Los Angeles’te geçen yıl düzenlenen Uluslararası Kısa Film Festivali’nde ‘En İyi Orijinal Hikaye’, ‘En İyi Kısa Film’, ‘En İyi Görüntü Yönetmeni’, ‘En İyi Kurgu’, ‘En İyi Erkek Yönetmen’, Polonya’da düzenlenen Avrupa Sinematografi Festivali’nde ‘En İyi Avrupa Filmi’, Hindistan’da düzenlenen Uluslararası Bengal’s Kısa Film Festivali’nde ‘En İyi Kurgu’ ve Kanada Kısa Film Festivali’nde ‘Farklılık’ ödüllerinin sahibi olduk. Son olarak dünyada 5 binden fazla filmin katıldığı Los Angeles Uluslararası Kısa Film Festivali’ne başvurduk. Yarışmada, Türkiye’den iki film vardı, ödülü alan biz olduk.”

Çokbilir, Türkiye’den bir yapımın Hollywood’tan ödül almasının önemine değinerek, “Mutluyum ve gururluyum. Filme emek veren herkesle gurur duyuyorum. Hayallerimden biri Hollywood’a giderek ödül almaktı. Ancak hayalimi bu yıl gerçekleştiremedim. Umarım başka filmlerde gerçekleştiririm.” ifadelerini kullandı. “Ödülü hakettik”
Filmde başrolü oynayan anne Naciye Çokbilir de yakaladıkları başarıdan dolayı mutlu olduklarını dile getirdi.

Ödülün tesadüf olmadığına işaret eden Çokbilir, “Bu ödülü bekliyorduk. Filme çok emek verdik. İki kış mevsiminde yoğun şekilde çalıştık. Emeğimizin karşılığını da bu tür ödüllerle alıyoruz. Ancak, Hollywood’a gidemediğimiz için üzgünüz. Oğlumla birlikte hayallerimizi başka bahara erteledik.” şeklinde konuştu.

Eurovision’a katılmama nedenimiz, sakallı etekliler

TRT Genel Müdürü İbrahim Eren, İbn Haldun Üniversitesi tarafından düzenlenen, öğrencileri, alanında uzman isimler, akademisyenler ve kanaat önderleriyle bir araya getiren “Geleceğim Sosyal Bilimler Zirvesi”nde, öğrenim ve iş hayatındaki tecrübelerini öğrencilerle paylaştı.

Eurovision Şarkı Yarışması’na ilişkin konuşan Eren, “Şu anda katılmayı düşünmüyoruz. Oylama sistemi gibi gerekçelerimiz var. Bir de kamu yayıncısı olarak, Avusturyalı birinci olan sakallı, etekli, cinsiyet kabul etmeyen, herhangi bir cinsiyeti olduğunu söylemeyen, ‘Aynı anda hem erkeğim hem kadınım’ diyen birini saat 21.00’de, çocukların seyrettiği bir zamanda ben canlı yayımlayamam ki.” dedi.

“AYNI ANDA HEM KADIN HEM ERKEK OLAN BİRİNİ YAYIMLAYAMAM”

TRT Genel Müdür İbrahim Eren, Eurovision Şarkı Yarışması için şunları söyledi: “Şu anda katılmayı düşünmüyoruz. Oylama sistemi gibi gerekçelerimiz var. Bir de kamu yayıncısı olarak, Avusturyalı birinci olan sakallı, etekli, cinsiyet kabul etmeyen, herhangi bir cinsiyeti olduğunu söylemeyen, ‘Aynı anda hem erkeğim hem kadınım’ diyen birini saat 21.00’de, çocukların seyrettiği bir zamanda ben canlı yayımlayamam ki. Avrupa Yayıncılar Birliğine, Eurovision’la ilgili olarak ‘Siz saptınız değerlerinizden.’ dedim. Bundan dolayı başka ülkeler de çıktı. Orada bir zihin karmaşası var, yöneticilerinden dolayı. O düzelirse tekrar Eurovision’a gireriz.”

İstanbul Opera Festivali başladı

Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen 9. Uluslararası İstanbul Opera Festivali sanatseverlerle buluştu.

Gala konseri öncesinde seyircileri selamlayan İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) Müdürü ve Sanat Yönetmeni Suat Arıkan, sanatların içinde insana en gerekli ve soyut olanının müzik olduğunu söyledi. “Belki de bu yüzden yediden yetmişe, mutlusundan mutsuzuna, zengininden fakirine, her dinden, dilden ve her renkten oluşan dünyada herkesin ilgilendiği, herkesin kendinden bir şeyler bulduğu tür müziktir. Müziğin de varlığını en son icat ettiği inanılmaz form, operadır.” diyen Arıkan, festivalde birbirinden değerli dünya çapında tanınmış sanatçıların yer alacağını söyledi.

7 TEMMUZ’DA SONA ERECEK
Zorlu PSM ve Süreyya Operası gişelerinden biletleri satışa sunulan festival, 7 Temmuz’da sona erecek.

Özdemiroğlu İmam Hatip, İngilizce tiyatroyla turnede

Bir okul düşünün ki o okul bundan birkaç yıl önce düz eğitimden İmam Hatip Ortaokulu’na dönüşsün ve başarılarıyla Bakan ve protokolün uğrak mekanı olsun… Bu örnek okul, İstanbul Acıbadem’de,asırlık binasında hizmet veriyor. Üstelik İstanbul Kadıköy’de bulunan Özdemiroğlu İmam Hatip Ortaokulu (İHO) öğrencileri, aynı zamanda eğitimle sanatı birleştiren bir sezon geçiriyor. Özel okulları aratmayan devlet kurumunda Türkçe, Arapça ve İngilizce eğitim veriliyor.

3 dilli okul, sanat yuvası oldu

Özdemiroğlu İHO Tiyatro Kulübü bu yıl, okulun İngilizce öğretmenlerinden Emine Başin’in yönetmenliğinde İngilizce tiyatro oyunları hazırladı. Aleksandr Sergeyeviç Puşkin’in ölümsüz eseri Fisherman and The Fish (Balıkçı ve Balık), Charles Perrault’un aynı isimli masalından yapılan uyarlamayla sahneye taşınan Puss in Boots (Çizmeli Kedi) ve Lewis Carroll’ın Alice’s Adventures Wonderland (Alis Harikalar Diyarında) seyirciler tarafından ilgiyle karşılanıyor.

Okul Tiyatrosu Turnede…

Okul tiyatro ekibi profesyonellere taş çıkartınca, çevre okullardan da okul ekibine teklifler yağmaya başlamış.Oscar Wilde’ın The Canterville Ghost (Şu Bizim Hortlak) oyunu, küçüklerin dev prodüksiyonu olarak tarihe geçiyor.

İngilizce olarak oyunlar sahneleyen ekip, yakında turne ağını genişletecek.

Müdür İsmail Toluay Farkı

Okul Müdürü İsmail Toluay, göreve geldiği günden bu yana eğitimin yanı sıra okulun bir sanat merkezi gibi çalışması için de çalışmalara başlamış. Tarihi okulun tarihi tiyatro salonu da müzikten sinemaya, tiyatrodan resime kadar yüzlerce etkinliğe ev sahipliği yapmış. Hâl böyle olunca okul müdürü İsmail Toluay da okulun aynı zamanda genel sanat yönetmeni olarak mesai saatleri ötesinde çalışmalar sağlamış.

İmam Hatipler Arasında Vizyon Okul…

Özdemiroğlu İmam Hatip Ortaokulu, ülke çapındaki tüm İmam Hatip Okullarına da sanatsal ve eğitsel başarılarıyla örnek teşkil ediyor. Önceki ay, Kültür Ve Turizm Eski Bakanı Nabi Avcı okula ziyarette bulunarak, Tubitak fuar açılışına katılmıştı.

Haber: Beşir Ariz

İlgili haber linkleri: ozdemiroglu.meb.k12.tr/icerikler/ingilizce-tiyatromuz-turnede_5303392.html

ozdemiroglu.meb.k12.tr/icerikler/made-in-ozdemiroglu-iho-geleneksel-ingilizce-tiyatromuz_5067275.html

ozdemiroglu.meb.k12.tr/icerikler/alices-adventures-in-wonderland_3349466.html

ozdemiroglu.meb.k12.tr/icerikler/the-fisherman-and-the-fish-ve-puss-in-boots-isimli-ingilizce-tiyatro-oyunlari_2642463.html

Shakira’dan İsrail katliamlarına tepki !

Dünyaca ünlü Kolombiyalı pop yıldızı Shakira, 9 Temmuz 2018’de İsrail’in başkenti Tel Aviv’de vereceği konseri, İsrail’in Gazze’de işlediği katliamlara tepki ve Filistinli sivil toplum örgütlerinin çağrısı üzerine iptal etti.

ÇAĞRIDA BULUNMUŞLARDI

Filistin Yerel Yönetimler Birliği ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu, Grammy ödüllü pop yıldızı ve UNICEF İyi Niyet Elçisi Shakira’yı 9 Temmuz 2018’de Tel Aviv’de vereceği konseri iptal etme çağrısında bulunmuştu.

İsrail askerleri, abluka altındaki Gazze sınırında gösteri düzenleyen Filistinlilere gerçek mermilerle saldırarak çok sayıda kişiyi şehit etti. Katliamdaki yaralı sayısı ise binleri bulmuştu.

Shakira, Gazze’de işlenen katliamlara tepki olarak İsrail konserini iptal etme kararı aldı.

Cannes’da Nuri Bilge’ye ayakta alkış

Bu yıl 71’incisi düzenlenen Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülünü Japon yönetmen Hirokazu Kore-eda’nın yönettiği “Manbiki Kazoku” (Bir Aile İşi) adlı film kazandı. Fransa’nın Cannes kentinde 9 Mayıs’ta başlayan festivalin kapanış programı ve ödül töreni Festival Sarayı’nda düzenlendi. En iyi filme verilen “Altın Palmiye” ödülüne Japon yönetmen Hirokazu Kore-eda’nın yönettiği “Manbiki Kazoku” (Bir Aile İşi) filmi layık görüldü.

EN İYİ KADIN OYUNCU

Festivalde, en iyi kadın oyuncu ödülü, Kazak yönetmen Sergei Dvortsevoy’un yönettiği “Ayka” filmindeki rolüyle Samal Yeslyamova’ya verilirken, en iyi erkek oyuncu ödülünün sahibi “Dogman” filmindeki rolüyle İtalyan aktör Marcello Fonte oldu.

Ödül töreninde sahneye çıkan İtalyan aktris Asia Argento, 1997 yılında ABD’li yapımcı Harvey Weinstein tarafından festival sırasında tecavüze uğradığını söyleyerek, “Aranızda kadınlara karşı yakışıksız davranışlarda bulunmuş olanlar var ve kimler olduğunu biliyoruz. Bunun cezasız kalmasına izin vermeyeceğiz.” diye konuştu.

JURİ ÖZEL ÖDÜLÜ LÜBNAN’A

Jüri Özel Ödülü’ne layık görülen Lübnanlı yönetmen Nadine Labaki, ödülünü filmin çekimleri sırasında karşılaştığı sokak çocuklarına ve sığınmacılara adadığını söyledi. Labaki, konuşmasında zor şartlarda yaşayan göçmenlere de değindi.
Törenin sonunda jüri üyeleri ve ödüle layık görülenler, sunucu Fransız aktör Edouard Baer tarafından Festival Sarayı’nın girişinde kurulan sahneye davet edildi. Şarkıcılar Sting ve Shaggy burada özel kapanış konseri verdi.

Avusturyalı oyuncu Cate Blanchett’ın başkanlığını üstlendiği festival jürisinde Chang Chen, Ava DuVernay, Robert Guediguian, Khadja Nin, Lea Seydoux, Kristen Stewart, Denis Villeneuve ve Andrey Zvyagintsev yer aldı.

‘AHLAT AĞACI’ BÜYÜK BEĞENİ TOPLADI

Festivalde bu yıl Türkiye’den Nuri Bilge Ceylan’ın yönettiği “Ahlat Ağacı” adlı film de ana bölümde yarıştı. Gösterimi dün yapılan, uzun süre ayakta alkışlanan “Ahlat Ağacı” sinema eleştirmenlerinden övgü aldı.
71. Cannes Film Festivali’nde ödüllerin dağıtımı şöyle oldu:

– Altın Palmiye, Hirokazu Kore-eda, (Manbiki Kazoku)
– Büyük Ödül, Spike Lee, (Blackkklansman)
– Altın Kamera, Lucas Dhont, (Girl)
– En İyi Yönetmen, Pawel Pawlikowski, (Cold War)
– En İyi Erkek Oyuncu, Marcello Fonte, (Dogman)
– En İyi Kadın Oyuncu, Samal Yeslyamova, (Ayka)
– Juri Özel Ödülü, Nadine Labaki, (Capharnaüm)
– En İyi Senaryo, Alice Rohrwacher, (Lazzaro gibi mutlu) ve Nader Saeivar, (Üç yüz)
– Belirli Bakış Ödülü, Ali Abbasi, (Border)
– En İyi Kısa Film, Charles Williams, (All These Creatures).

Suna Selen Maltepe’de

Usta oyuncu Suna Selen, Mavi Kumpanya oyunlarıyla çocuk seyircileriyle buluşmaya devam ediyor.

Cumartesi günü saat 12:00’de Maltepe Belediyesi Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde seyirciyle ücretsiz buluşacak olan Suna Selen bu sezon Mavi Kumpanya’yla son oyuna çıkacak. Seyirci tarafından her oyunu ilgiyle karşılanan Selen, son olarak Torium Sahne’de Volkan Taha Şeker’in yazdığı, Ece Şeker’in yönettiği Ali Veli Maria adlı oyunda rol alarak sevenleriyle buluşmuştu.

Usta sanatçının aynı kadroyla 2018-2019 sezonunda da sahnede olacağı öğrenildi.

SUNA SELEN KİMDİR?

Suna Selen, 1 Temmuz 1939 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. İstanbul Atatürk Kız Lisesi’ni bitirdikten sonra Beşiktaş Belediye Konservatuarı Tiyatro Bölümünden mezun olmuştur. Devlet Tiyatrosu oyuncusu olan Suna Selen, aynı zamanda sanat yönetmenliği yapmakta olup, üniversitede 1 yıl Akademik Resim, 1 yıl Hukuk, 1 yıl Felsefe-Sosyoloji eğitimi almıştır. Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusudur. Bir dönem de modellik yapmıştır. Yeni 50 Türk lirasının arka yüzündeki Fatma Aliye Topuz Hanım, Suna Selen’in anneannesidir.

Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler filminde canlandırdığı kötü kraliçe rolü ile izleyicilerin hafızasına kazınan, büyük karakter oyuncusu Suna Selen, güzelliği, keskin mimikleri ve oyunculuk gücü ile sinemamızın en önemli karakter oyuncularından biridir.

Zincirbozan filminde Rahşan Ecevit’i canlandıran Suna Selen, birçok sinema filmi ve dizide rol almıştır.

2010 yılında New York’da Beş Minare, Kara Murat Mora’nın Ateşi ve Devrimden Sonra adlı sinema filminde oynamıştır. Oyunculuk kariyerine Hayat Devam Ediyor adlı dizi film ile devam etmiştir.

Ödülleri

1971 – 8. Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü, Pamuk Prenses ve 7 Cüceler 1983 – 5. Ankara Film Festivali, Yardımcı kadın oyuncu, Cazibe Hanımın Gündüz Düşleri 2003 – 22. İstanbul Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu, Gönderilmemiş Mektuplar
Rol Aldığı Tiyatro Oyunları : 2010 – King Kong’un Kızları : Theresia Walser – İstanbul Devlet Tiyatrosu 2006 – Arıza : Emre Koyuncuoğlu – İKSV 2004 – Yaban (oyun) : Yakup Kadri Karaosmanoğlu – İstanbul Devlet Tiyatrosu 2003 – Kırmızı Yorgunları : Özen Yula – İzmit Şehir Tiyatrosu 2000 – Kanlı Düğün : Federico Garcia Lorca – İstanbul Devlet Tiyatrosu 1999 – Gel Evlenelim Yürü Boşanalım – Necati Cumalı – İstanbul Devlet Tiyatrosu 1998 – Akçalı Kel Memet : Orhan Asena – İstanbul Devlet Tiyatrosu

Filmleri

2015 – Uzaklarda Arama (sinema) 2015 – Somuncu Baba Aşkın Sırrı (sinema) 2014 – Yunus Emre: Aşkın Sesi (Yaşlı Ana)(sinema) 2014 – Kadim Dostum (TV Dizisi ) 2013 – Şipşak Anadolu (Sinema Filmi) 2013 – Mc Dandik (Karadul) (Sinema Filmi) 2013 – Kusursuzlar (Selma Teyze) (Sinema Filmi) 2011 – Hayat Devam Ediyor 2011 – Devrimden Sonra 2011 – Kara Murat Mora’nın Ateşi 2010 – New York’ta Beş Minare 2010 – Doktorlar 2008 – Kayıp Prenses 2007 – Beyaz Melek 2007 – Zincirbozan 2006 – Tutkunum Sana 2006 – Kızlar Yurdu 2006 – Doktorlar 2005 – Yeniden Çalıkuşu 2005 – Nehir 2005 – Cemalim 2004 – Büyü 2004 – Yadigar 2004 – Kısmet 2004 – Beş Kollu Avize 2004 – Yağmur Zamanı 2003 – Bulutları Beklerken 2003 – Sihirli Annem 2002 – Hızma 2002 – Gönderilmemiş Mektuplar 2001 – Benimle Evlenir misin 2001 – Fidan Hanım’a Ne Oldu 2000 – Samyeli 2000 – Halk Çocuğu 2000 – Zümrüt / Gözlerim Aklına Gelirse 1999 – Doğum Yeri Absürdistan 1997 – Mektup 1997 – Babaanne 1997 – Sırtımdan Vuruldum 1997 – Devridaim 1993 – Şahmaran 1993 – Yaz Yağmuru 1993 – Yaz Evi 1992 – Piano Piano Bacaksız 1992 – Sarı Tebessüm 1992 – Cazibe Hanımın Gündüz Düşleri 1991 – Kurt Kanunu 1991 – Ölür Ayak 1991 – Issızlığın Ortası 1989 – Lüküs Hayat 1988 – 077 Hızır Acil Servis 1988 – Bir Tren Yolculuğu 1988 – Keşanlı Ali Destanı 1987 – Su da Yanar 1987 – Unutamadığım 1987 – Ateşten Günler 1986 – Oteldeki Cinayet 1986 – Çalıkuşu 1985 – Bugünün Saraylısı 1984 – Fırtına Gönüller 1983 – Çocuklar Çiçektir 1983 – Can Kurban 1983 – Gecelerin Kadını 1982 – İffet 1982 – Faize Hücum 1981 – At 1981 – Aşka Dönüş 1981 – Kürtaj 1981 – Kan Bağı 1976 – Hınç 1976 – Sahte Kabadayı 1975 – Oy Emine 1974 – Esir Hayat 1974 – Yüreğimde Yare Var 1974 – İstek 1973 – Dertli 1973 – Evlat Acısı 1973 – Kaderim 1973 – Hudutların Kartalı 1972 – Bir Pınar ki 1972 – Paprika Gaddarın Aşkı 1972 – Ölüm Korkusu 1972 – Yetimler Ahı 1972 – Para 1971 – İki Ruhlu Kadın 1971 – Binbir Gece Masalları 1971 – Sinderella Kül Kedisi 1971 – Yedi Kocalı Hürmüz 1971 – Kerem İle Aslı 1971 – Fatoş Sokakların Meleği 1971 – Ayşecik Ve Sihirli Cüceler Rüyalar Ülkesinde 1971 – Bir Genç Kızın Romanı 1971 – Senede Bir Gün 1970 – Pamuk Prenses Ve 7 Cüceler 1970 – Küçük Hanımın Şoförü 1967 – Sürtüğün Kızı 1967 – Silahları Ellerinde Öldüler 1965 – Suçlu Çocuklar 1963 – Kezban 1963 – Üç Çapkın Gelin 1961 – Sevimli Haydut 1961 – Kalp Yarası 1961 – Dikenli Gül 1961 – Kolsuz Bebek (Üç Öykülü Film) 1961 – Mahalle Arkadaşları 1960 – Izdırap Çocuğu 1960 – Gecelerin Ötesi

Demirbağ: “Çizgi roman bir tedavi yöntemidir”

TÜRKİYE’NİN İLK ÇİZGİ ROMAN PANELi

“Artık çocuklarımızı batının sanal kültür kahramanlarıyla tek taraflı olarak büyütmeyelim; çocuklarımızı kendi kahramanlarımızla tanıştıralım.” vurgusuyla Sancaktepe’de faaliyete geçen, Türkiye’nin ilk Çizgi Roman Okulu yine bir ilke daha imza attı.

Türkiye’de ilk kez ‘çizgi roman” konusu Yıldız Teknik Üniversitesi ve Sancaktepe Belediyesi işbirliği ile akademik anlamda kamuoyuna panel olarak sunuldu.

Panelin açılış konuşmasını yapan Sancaktepe Belediyesi Başkanı İsmail Erdem “200 yıllık kültürel işgalin etkisini minimize etmek ve kendi kültürel değerlerimize öncelik vermek için açtığımız çizgi roman okulumuzdan yarınlarımız için umutluyuz” dedi.

Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Yakup Çiçek, Doç. Dr. Cevdet Şanlı ve Doç. Dr. Mustafa Başaran yaptıkları konuşmalarda çizgi romanın çocuk edebiyatı, çizgi roman filmler ve oyuncaklar konusundaki önemine değindiler.

Çizgiroman Okulunun öğretmenlerinden Demirhan Kadıoğlu, Murat Sevinç, Suat Karadağ, Nedim Polat, Ahmet Sekendiz ise böylesi bir projede yer almaktan duydukları memnuniyeti belirttiler.

Panelde Ümit Kireççi, Emine Ekşi ve Gülsima Sevinç’ de konuşmacı olarak cizgi romanın psikososyal-kültürel önemine vurgu yaptılar.

FEHMİ DEMİRBAĞ: “BİR TEDAVI METODUDUR ÇİZGİ ROMAN”

Panelin moderatörlüğünü yapan aynı zamanda Çizgi Roman Okulu’nun kurucusu ve öğretmenlerinden olan Fehmi Demirbağ “Çizgi roman artık Unesco tarafından bir eğitim modellemesi olarak kabul edilmiştir. Psikiyatr kliniklerinde dahi bir tedavi metodu olarak adeta ilaç gibi ele alınmaktadır.” dedi.

Osmanlı padişahlarının çizgi roman ansiklopedisi olarak ele alınacağı projenin bir sonraki hedefi ise çizgi film üretmek olacak.