Tiyatro Sonreplik Genel Sanat Yönetmeni Vahit Çakmakcı, Kartal Belediyesi kültür politikalarını eleştiren bir yazı kaleme aldı. Kartal Belediyesi kültür politikaları yüzünden uzun süredir sanatçılar tarafından ağır eleştiriler alıyor.
Yazar Çakmakcı’nın yazısı belediyeye sitem dolu. Yetkililerin sessiz kalması akıllarda soru işareti bırakıyor. Yazıyı olduğu gibi yayınlıyoruz.
KARTAL BELEDİYESİ KÜLTÜR VE SANAT POLİTİKALARI ÖZGÜR VE BAĞIMSIZ TİYATROYA PRANGA VURMAYA DEVAM EDİYOR!
Nasıl mı?
Kurnazca bir yöntemle.
Diyelim ki bir oyun sahneye koymak istiyorsunuz ve gişe açacaksınız.
Açamazsınız!
Çünkü bilet satabileceğiniz bir izleyiciniz olmayacak.
Çünkü izleyici ücretsiz oyunlara alıştırılmış.
Sahnede ağzınızla kuş tutsanız nafile; birkaç gerçek tiyatro insanı ancak gelir oyununuzu izlemeye -ki zaten bir çoğu da meslektaşınız olur onları da davetli kategorisinde ağırlarsınız.
Sistem nasıl?
Senin izleyicini ilkin ücretsiz oyunlarla kendi sistemine devşiriyor.
İzleyicisi olmayan tiyatro yaşayabilir mi peki?
Nasıl, anlamadım!
Ha, anladım; yaşar diyorsunuz.
Yaşar, evet.
Şimdi izleyiciyi kendi politikalarıyla kendi çemberine alan bu zihniyet ilk darbeyi de bağımsız tiyatro anlayışına indirmiş oluyor.
Tiyatroya yerelin namlusundan çıkan ilk mermi!
Bitmedi, devamı var daha.
Seni güçsüz ve yaralı bıraktıktan sonra bu defa yaralarını sarmaya geliyor.
Ölün onun işine gelmez ama çok da diri kalmamalısın.
Yorgun, bit’ap ve itaatkar olmanı istiyor.
Vitrinde lazımsın ona.
Bu defa senden oyun alımı işine girişiyor. Direkt değil. Organizasyon firması üzerinden. Yani uygun gördüğü tutarı bölüşmeni istiyor. Biraz senin, biraz onun, biraz da… anlarsın ya!
Emeğin 3’e bölündü mü?
Bölündü!
Ve seni sürekli bu şekilde yemliyor. Bir süre sonra bağışıklık sistemin o kurulu sisteme entegre ediliyor; kendiliğinden oluyor. Gözlerini açtığında belediyenin dizinde buluyorsun kendini.
Dilin bile belediye diline evriliyor.
Belediye gibi konuşuyorsun.
Sistem damarlarında, kanında, tüm hücrelerinde artık.
Teslimiyet ve hoş geldin kölelik!
Önüne atılanla yetinen ve tiyatro yaptığını zanneden bir varlık olarak evrimini tamamlıyorsun.
Belediye ne derse o dur!
Dilediğini kayırır, dilediğini doyurur, dilediğini ihya eder, dilediğini dilediğince köleleştirir…
Sıkıyorsa gıkını çıkar!
Sistemin namlusunda mermi seni bekliyor!
İşte kartel, işte tekelleşme, işte pranga…
Yıllardır bunun savaşını veriyorum. Her yerde.
Ama Kartal önceliğim.
Okuduğum, yaşadığım ve tiyatromu yaşatmaya çalıştığım bölge.
Asla pes etmeyeceğim!
Kartal Belediyesine diyorum ki:
Sisteminin namlusunda ne kadar mermin varsa boşalt!
Bakalım sen mi yaşayacaksın tiyatro mu?
Sen mi kazanacaksın, bağımsız sanat mı?
Senin bu anlayışını red ediyorum!
Sen bana bir şey bahşedemezsin!
Sanata ve tiyatroya bahşedeceğin bir şey varsa da o da fıtratına dönmektir!
Herkes yerini bilmeli!
Değil mi?
Nisan ayında Kartal’ın bu köleleştirme politikalarını red ederek Kartal’dan oyunlarımızı çektik.
Çekilen sadece oyunlarımızdır.
Mücadelemiz devam ediyor/edecek!
Daha adil, eşit ve bağımsız tiyatro yapabileceğimiz günlere dönünceye dek!